Hayatımızın başlangıcından itibaren bizi en fazla motive eden şeyler, bireysel olarak önemli gördüğümüz şeylerdir. Neyi önemsediğimiz, dünyamızı şekillendirir.
Yüksek zihinsel potansiyele sahip çocuklar, yaş seviyesine uygun potansiyele sahip diğer çocukladan farklı birtakım sosyal ve duygusal sonuçlar deneyimleyebilir. Bu nedenle, üstün zekalı ve yetenekli çocukların eğitiminde zihinsel gelişimin yanı sıra, sosyal duygusal gelişimlerini anlamak da büyük önem kazanır.
Beynin duygularımızı yönlendiren kısımları, çocuklarda daha erken gelişir ve olgunlaşır; ailelerin geri bildirim ve tutumuna karşı aşırı derecede hassastır. Sağlıklı duygusal gelişime olanak sağlayan bir ortam ve süreç, ailenin çocuklarına sunduğu temelin önemli bir parçasıdır. Peki bu önemli gelişim sürecini beynimiz nasıl yönetir?
Duygusal – sosyal fonksiyonlarımız ağırlıklı olarak beynin merkezinde bulunan limbik bölgede, biyokimyasal mekanizmalarla denetlenir. Bu bölge öyle güçlüdür ki beynin her bölümünü etkiler ve her bölümünden etkilenir. İnançlarımızı nasıl biçimlendirdiğimiz, gerçeklik algımız, bireysel kimliğimiz ve özgünlüğümüz hakkındaki hislerimiz bu bölgeye bağlıdır. Farkında olnuması gereken en önemli nokta öğrenme ve öğrenmeyi hatırlama becerimizin, limbik bölge fonksiyonlarımız ve duygularımıza bağlı olarak artabildiği ya da engellenebildiğidir.
Sylwester’in (1985) belirttiğine göre, duygu her şeyin yönlendiricisidir ve çözme girişiminde bulunduğumuz öncelikli problemler, duygusal olarak önemli gördüklerimizdir. Ancak söz konusu üstün zekalı ve yetenkli çocuklarda,özellikle aileler öncelikli olarak zihinsel gelişime odaklanır. Bu durum ise akıllara “Yüksek seviyedeki bir zihinsel gelişim, yüksek seviyede bir duygusal gelişimi işaret edebilir mi?” sorusunu getirir. Önceliğin zihinsel aktiviteye verilmesi sosyal ve duygusal gelişimin en temel ögelerini bile içermez ve bunların göz ardı edilmesine neden olur. California – Berkeley Üniversitesi, Harvard ve MIT’den araştırmacılar, dilbilimci, nörolog ve erken yaşta öğrenme uzmanları ise bu önceliğin tam tersini savunmaktadır. Araştırmacılar, çocukların duygusal sağlamlığa ve bireysel mükemmeliyete ulaşabilmeleri için en çok ihtiyaç duydukları şeyin, değerli olduklarının, önemli ve emniyette olduklarının hissettirilmesi olduğu konusunda aynı fikirdedir. Uzun vadede zihin sağlığının ve zihinsel gelişimin öngörülebilmesi, hayatlarının sosyal ve duygusal kısmıyla ilişkilidir. Beyin araştırmacılarının zenginleştirilmiş bir çevre için gerekli şartlar listesindeki ilk madde “istikrarlı pozitif bir duygusal destek kaynağı”dır. Tüm bunlar göz önüne alındığında yüksek seviyedeki bir zihinsel gelişimin, yüksek seviyede bir duygusal gelişimi işaret ettiği söylenemez. İleri derecede gelişmiş zihinsel yetenek, ileri dercede bir duyumsal ve duygusal gelişmişliği garanti etmez. Duyumsal yetenekler var olmasına rağmen bunları geliştirme olanakları, çocuğun deneyiminin bir parçası haline getirilmelidir. Bu konuda çocuğun yetiştiği çevre ve eğitim aldığı ortam oldukça önemlidir. Ebeveynleri ve öğretmenleri tarafından, duygu ve düşüncelerinin önemsendiğinin farkına varan bir çocukta sosyal - duygusal gelişim süreçleri daha başarılı ve olumlu bir şekilde ilerlemektedir. Bu çerçevede yetiştirilen çocuklar, kendini daha iyi tanıyan ve kendini diğerlerine daha iyi ifade edebilen, kendinin ve diğerlerinin duygularını daha rahat anlayıp empati kurabilen, farklı düşüncelere hoşgörü gösterebilen, yaşam başarısı ve becerileri açısından daha donanımlı bireyler olarak yetişmektedir.
Dünyada hızlı ve güçlü değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimlere uyum sağlayabilmek içinse bireyin sosyal – duygusal uyumunun sağlıklı bir şeklide ilerlemesi gerekmektedir. Sosyal – duygusal uyum, özellikle üstün zekalı ve yetenekli çocuklar için, potansiyelleri ve özellikleri anlaşılmadığında daha fazla sorun teşkil etmektedir. Çocukların bu güçlüklerle baş edebilmesini sağlamak ve onları eğitim – öğretim sonrası yaşama hazırlayabilmek için sosyal – duygusal gelişimin desteklenmesi mecburidir. Eğitim ortamında, zenginleştirilmiş - farklılaştırılmış müfredatlar, sosyal – duygusal gelişim dersleri ve çocukların kendi zihin akranları ile birlikte olmalarıyla bu destek en üst seviyede tutulmaktadır; ancak sağlıklı bir gelişim için bu desteğin ev ortamında da devam etmesi gerekmektedir.
Çocukların, ev ortamında sosyal duygusal gelişimini desteklemek için ailelerbazı önerileri uygulamaya başlayabilir. Bu öneriler:
Ailelerin bu birkaç öneriyi uygulamaları çocuklarının sosyal – duygusal gelişiminde büyük değişimler yaratacaktır.
Hilal ATLI
Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Sınıf Öğretmeni
Kaynakça
CLARK, B. Üsütn Zekalı Olarak Büyümek.
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?