EĞMEK DEĞİL İÇİMİZDEKİ DOĞAL GÜCÜ GELİŞTİRMEK Türkçe ‘‘Eğitim’’ kelimesinin köküne bakıldığında “eğmek” fiilinden türediğini görürüz. Burada kültürün, ailenin, çevrenin veya toplumun istediği bir insan modeli yaratma arzusunu sezinleriz. Oysa İngilizce olan “Education” kelimesinin anlamına baktığımızda bireyin içindeki doğal gücü geliştirmek olarak algılandığını görürüz. Yinede bu doğal gücün bireyin ve toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yapılandırıldığı gerçeği de göz ardı edilemez.
AİLENİN YETENEKLERİ DESTEKLEMESİ EĞİTİMİN DOMİNO TAŞIDIR
Birey, ilk doğduğu anda aileye bağımlıdır. Aile bu noktada çocuğun beslenme, barınma, güvenlik, sevgi, oyun gibi birçok ihtiyacını karşılar. Her çocuğun içinde kendisine has bir yeteneğe sahip olduğu düşünüldüğünde, bu yeteneğin açığa çıkması ve desteklenmesi noktasında da aileye büyük sorumluluklar düşmektedir (Karakuş, 2014). Bu noktada özel yetenekli öğrencilerin durumu göz önüne alındığında, ailenin üzerine düşen görevin ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Ailelerin, çocukların yeteneklerini desteklemesiçocuğun eğitiminde ve gelişiminde önemli bir yer tutmaktadır.
ÜSTÜN YETEKLİ ÇOCUKLAR “SAYI” DEĞİLDİR
‘’Üstün zeka’’ denilince genellikle bir “gizem” söz konusu olur. Bu genellikle mistik bir görüş olup bu görüşe göre üstün zeka yaratıcı tarafından bahşedilen bir armağandır. Toplumdaki bir diğer algıysa üstün zekanın “beynin bir bölgesinde bir yerde” olduğudur. Oysa Sak 2017’e göre,zeka insan beyninin bütün aygıtlarının uyumlu bir şekilde çevreye, bir duruma veya probleme uyum sağlama sürecinin hızıdır. Üstün zekalının ise beklenenin çok üstünde olduğuna yönelik bir görüş vardır. Bu durum olağanüstülük olarak da adlandırılır. Bu olağanüstülük çocuğun normalin dışındaki bir özelliği veya alışagelmişin ötesinde özelliklere sahip çocuğun bir durumu olarak ifade edilir (Sak,2017). Bir diğer görüş deIQ seviyesinin 130 üzerinde olan çocukların üstün zekalı olduğu görüşüdür. Muhafazakar yaklaşıma ait bu görüşe göre, çocuğun zekası rakamlarla belirlenmiştir. Hatta Lewis M. Terman 140 veya üstü IQ seviyesi olan çocukları deha sınıfına koymuştur. Oysa IQ bir zeka“ölçütü” değildir. Olsa olsa aynı yaştaki çocukların zeka kapasitesini belirleyebilir. Liberal görüşe göre ise, üstün zeka performansta gösterilen yüksek kapasitedir. Performansın kapasitesini belirleyen sayısal bir ölçüt deyoktur. Bu bilgiler göz önüne alınarak aileler, çocuklarını sayısal olarak değerlendirmeyip sayısal veriler üzerinden çocuklara yaklaşım sergilememesi önemle üzerinde durulması gereken bir konu olduğunu unutmamalıdırlar. Aileler, çocuğun durumunu puan ve skora göre değerlendirilmesinin çocuğu olumsuz etkileyebileceğini önemle hatırlamalıdırlar. Çocuk değerlendirilirken puan ve skorlar yerine; bir etkinlikte, ders içi aktivitede veya bir problem durumunda gösterdiği “performansla” değerlendirilmesinin daha sağlıklı olduğunu unutmamalıdırlar. Özetlersek, aileler, çocukları sayı olarak görmekten kendilerini uzak tutmaları gerekir (Sak,2017;Sıaaud-Facchın,2018;Robinson&Clinkenbeard, 1998).
ÜSTÜN YETENEK VE ÜSTÜN YETENEKLİ
Marland Raporu‘na (1972) göre, ‘’üstün yetenek’’ ileri seviyede performans dahilinde sıradışı yetenek sergileme şeklinde tanımlanmıştır. Buraporda geçen tanıma bakıldığında; “genel zihinsel, özel akademik, yaratıcı-üretken, liderlik, sanat veya psikomotor alanlardan en az birinde olağanüstü başarı gösteren çocuklar” şeklindedir (Sak, 2017). Diğer taraftan, Stenberg ve Zhang (1995) bir çocuğun ‘’üstün yetenekli’’ olması için belirlenmiş beş yeteneği (akranlarına göre bir ya da daha fazla alanda üstün performans sergileme, mevcut yeteneğin akranlar arasında çok az rastlanması, üstün yetenekli olunan alanlarda üretkenlik, üstün yetenekli kabul edilebilmek için bunun kanıtlanması, üstün yeteneğin toplum tarafından değerli görülmesi) yerine getirmesi gerektiğinden bahseder. Bu değerlendirme yapılırken bireyin akranları göz önünde bulundurulur. Bu ölçütlerin tümünü yerine getiren bireyler üstün yetenekli bireyler şeklinde tanımlanmaktadır (Sak,2017; Karakuş,2014). Renzulli (1999) üstün yetenekli öğrencileri göreve bağlılık, yaratıcılık ve ortalamanın üstünde yetenek şeklinde üç ana başlıkincelemektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ise, üstün yetenekli bireylerizeka, yaratıcılık, sanat, spor, liderlik potansiyel ya da özel akademik alanlarda akranlarına göre yüksek düzeyde performans sergilediği tespit edilen bireyler şeklinde tanımlamaktadır (Meb,2007). Amerika Birleşik Devletleri Milli Eğitim Bakanlığı, üstün zekalılar tanımı yerine ‘‘üstün yetenekler’’ tanımını kullanmayı seçmiştir. Üstün zekayı doğuştan gelen bir potansiyel olarak değerlendirip; üstün yeteneği ise zekanın performansa dönüşmesi olarak ele almaktadırlar. “Performans” kelimesi bu noktada öne çıkan kavram olmaktadır. Latince ‘‘forma’’sözcüğünden türeyen ve hem İngilizce hem Fransızca “performance” olan kelime“icraat” anlamına gelmektedir. İngilizcede fiil hali ise “toperform” olan kelime “gereğini yerine getirmek” anlamına gelmektedir. Üstün yetenekli öğrencilere denilebilirki; bir durumu, konuyu veya problemi en iyi şekilde “icra eden” ve üstüne düşen görevi en iyi şekilde“gereğini yerine getirebilen” bireylerdir (Sak,2017;https://bit.ly/2QQ1k7T).
EBEVEYNLER, YAŞADIKLARI GÜÇLÜKLERİN FARKINDA OLMASI ÇÖZÜM NOKTASINDA İLK ADIMDIR.
Ebeveynler, çocukların eğitimi ile ilgilenirken belli başlı güçlüklerle karşılaşırlar. Üstün yetenekli öğrenicilerin ebeveynlerinin karşılaştığı güçlükler ise belli başlı noktalarda diğer ebeveynlerin karşılaştığı güçlüklerden farklılaşır veya bazı güçlükleri daha yoğun yaşarlar.Üstün yetenekli öğrencilerin ebeveynlerinin yoğun olarak yaşadığı güçlüklerin en önemlerinden biri iletişim becerileri ile ilgili güçlükler gelmektedir. Çünkü, üstün yetenekli birey; kendisinin mevcut yeteneklerinin bilincinde olmasından dolayı kendini beğenme, arkadaşlarına bunu yansıtma, sonuç olarak da akran grubu tarafından dışlanma, kardeşiyle veya kardeşleriyle sorunlar yaşaması, ilk kez girdiği ortamda uyum sorunu yaşama veya çevreyle uyum içinde olamama gibi sorunlarla karşılaşmaktadırlar. Bu noktada aile bu problemlere yoğun bir şekilde maruz kalabilir ve problem çözmede bazı güçlüklerle karşılaşabilir. Yine üstün yetenekli bir çocuğun eğitim aldığı yerde kendi yeteneklerinin bilincinde olmasından dolayı; bildiklerini ısrarlı paylaşma istemi, eğitsel çalışmalarda alışkanlıklar kazanmamada, aşırı beklentiye girmede ve ödev yapmama gibi birçok istenmeyen davranışta bulunurlar. Bu durumlardan oluşan güçlüklerde aile üzerinde bir sorumluluk hisseder ve problemleri çözmekte güçlükler yaşarlar. Yine çevre tarafından çocuğun aykırı bulunması, etiketlenmesi ailelerin yaşadığı güçlüklerdir. Üstün yetenekli çocukların aileleri çevresel ve toplumsal bu güçlüklerin dışında kendinden kaynaklı birçok güçlük yaşadığını belirtirler. Bu güçlükler; eğitim materyallerini her zaman arzu edilen kalite ve fırsatta alamama güçlüğü, çocukla birlikte geçen zamanın darlığı, ailenin sosyal hayatının sınırlandırması (devamlı olarak ders çalışmak istemi, zamanını bu tür etkinliklere ayrılması), çocuğun akranlarıyla birlikte olma arzusunun karşılanmaması, çocuğun arzu ettiği sosyal aktivitelere katılım sergileyememesi, sosyo-ekonomik durum,çocukla birlikte olmanın yorucu ve yıpratıcı olması çocuğun etkinlilerini dizayn etmede ve rehberlikte bulmakta yaşadığı güçlüklerdir.Üstün zekalı öğrencilerin ailelerinin yaşadığı bir diğer problemde çocuklarının belli başlıspesifik özellikleridir. Bu özellikler çocuğun meraklı, ilgili, ısrarcı, hassas, duyarlı vb. özelliklerdir. Bu özelliklerin oluşturduğu durumlarda, ailelerin yaşadığı güçlükler arasında olduğu tespit edilmiştir (Karakuş, 2010).
KENDİMİZE KARŞI DÜRÜST OLMAK BAŞARININ ANAHTARI, DEĞİŞİME KENDİMİZDEN BAŞLAMAK İSE BİR BAŞARIDIR
Üstün yetenekli öğrencilerin ebeveynleri, çocuklarını akademik başarılarını dikkate almadan sevme, yeteneklerini kişisel faydalarına olduğu kadar toplum faydasına da kullanmayı öğretme, bilişselgelişimine ilaveten toplumsal ve fiziksel gelişimi de sevdirme, çocuklarını yaptıkları işe yanıt olarak çok güzel ifadelerle övmede kendilerini çok iyi seviyede algıladıkları söylemektedirler (Karakuş, 2014). Oysa Sungur (2005), bireyin üstün ve yaratıcı yeteneğinin başkalarına hizmet ülküsü ile buluştuğunda zaman “şımarıklığı” önleyeceği ve bunun ise, sadece ev ortamlarında başarılabileceğini iddia eder. ‘‘Her çocuk özeldir’’ ilkesini dikkate alırsak, çocukları değerlendirirken bu noktada olumsuz olarak görünen birçok durumun öyle olmadığı ortaya çıkaracaktır. Var olduğumuz toplumun bu durumlara duyarlılığı ve farkındalığıher ne olursa olsun “her şey bir ile başlar”şiarıyla bizler kendimize karşı dürüst olursak, değişime kendimizden başlarsak ve çocuklarımıza yaklaşırken onun özelliklerini göz önüne alırsak bizimle başlayan bu süreç zamanla toplumun genel algısı haline gelecektir. DAHA ÇOK FARKINDALIK DAHA ÇOK AYDINLIK DİLİYORUM.
Sınıf Öğretmeni - Seval Bozkurt
KAYNAKÇA
Karakuş, F. (2010). Üstün yetenekli çocukların anne babalarının karşılaştıkları güçlükler. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 6(1), 127-144.
Karakuş, F. (2014). Üstün yetenekli çocukları olan anne babaların çocuklarının eğitimine yönelik algıları. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 33(1), 289-304
Milli Eğitim Bakanlığı (2007). Bilim ve Sanat Merkezleri Yönergesi. şubat/2593 Sayılı Tebliğler Dergisi. Ankara: Milli Eğitim Basımevi.
Renzulli, J.S. (1999). ―What is thingcalledgiftednessand how do wedevelop it? A twenty-fiveyearperspective‖, JournalforTheEducation of Gifted, 23 (1), 3-54.
Robinson, A. &Clinkenbeard, P.R. (1998). Giftedness: an exceptionality. AnnualReview of Psychology, 49, 39-117.
Sak, U. (2017) Üstün zekalılar. Üstün zekalıların tanımları ve tarihçeleri. Ankara. Vize Basın Yayın.
Sıaud-Facchın, J. (2018). Üstün zekalı çocuğa yardım. Tanım meselesi İstanbul: İletişim Yayıncılık.
Sungur Oakley, N. (2005). Yaratıcı düşünme, Yayımlanmamış Ders Notları.