Bir bireyi yetiştirmek demek her şeyden evvel kendini bilen meslek sahibi bir birey yetiştirmek demektir. Bundan dolayı Sokrates’ten günümüze kadar gelmiş, eğitim sloganımız olan “Öğrenmeyi Öğretmek” bizim için geleneksel bir durumdur.
Şimdi tarihsel bir yolculuğa çıkalım. M.Ö. olan dönemde Atina'da sıradan bir gün düşünelim. İnsanlar çarşıda alışveriş yapıyor, sohbet ediyorlarken Sokrates bir anda tüm heybetiyle ortaya çıkar. Burada karşısına çıkan herhangi bir kimseye sosyal sınıfı fark etmezsizin sorular sorar. Örneğin köleye kenarı iki ayak uzunluğundaki bir karenin alanını iki katına çıkardığımızda bir kenarının kaç ayak geldiğini hesaplatacaktır. Sokrates bu konuşma esnasında ise hiçbir şekilde sorunun doğru cevabını söylemez ancak kölenin verdiği cevaplardaki yanlış yerleri söyleyerek doğruları bulmasını sağlayacaktır. Böylece bilgiye, doğru soruların sorulmasıyla o bilginin açığa çıkacağını göstermiş olacaktır. Maiotik (Yun. μαιευτική/maieutikē) yöntem insandaki iyi tarafı ortaya çıkarmaya çalışan yöntemdir. Maieutikē ebelik, doğurma anlamlarına gelir. Sokrates'in işi bir ebe gibi insanın özündeki gerçek bilgiyi doğurmaktır. Sokrates bu yöntemi şu şekilde tanımlar: "Benim doğurma sanatım da ötekiler türündendir. Aradaki ayrım şudur ki, sanatım sırf kadınları değil, erkekleri doğurtur ve doğum esnasında dikkat insanların vücutlarına değil, ruhlarına yöneltilmiştir." (Platon, Theaitetos: 150d). Bu yöntem, kurgulanmış sorularla öğrencilerin hem kendilerini hem dünyayı tanımalarını sağlar (Friedell, 1994: 219). Ne kadar inkâr etse de Sokrates bir öğretmendir ve bu eğitim yöntemi ile iyi bir insanın yapması gereken her şeyi yapan yurttaşlar ve onların yaratacağı erdemli bir toplum düzeni kurmayı umut etmiştir.
İçinde bulunduğumuz dönemde ise hızla yaşadığımız değişime ayak uydurabilecek nitelikli bir insan yetiştirebilmek için iyi bir eğitim ve nitelikli öğretmenlerin varlığı yadsınamaz bir gerçektir. Fakat bahsettiğim eğitim; öğrencilerin aktif olduğu, öğretmenin ise bilgi aktarıcısı değil, bilginin kaynaklarına giden yolları gösteren bir eğitim liderini temsil ettiği bir modeldir.
Ne yazık ki çoğu eğitim sisteminde öğrencilere sorulan sorularda alınan cevapların %95’i ezbere dayalı yanıtlardır. Hâlbuki böyle yanıtların çoğu kısa süreli bellekte saklanan, yani kolayca unutulan bilgilerdir. Öğrencilerimizin bilgilerinin kalıcılığını; hem duyup hem görüp hem soru sorup hem de tartıştıkları zaman ve aynı zamanda bu kazandıkları bilgileri başkalarına aktardıkları zaman katbekat artırdıklarını görmekteyiz. Öğrenme ortamında görsel işitsel araçların öneminin ve öğretmenin görevinin öğrencilerin karşılaştığı güçlüklerde onlara yol göstermek olduğunun farkındayız.
Az önce de bahsettiğim gibi Sokrates her eğiticinin bir ebe olmasından yanadır bu yüzden de herkese biraz felsefe yani bilgelik sevgisi olması gerektiğini söylemektedir. Bir öğretmende felsefe birikimi çok önemlidir Bir kişiyi meslek sahibi yapmak onu eğitmek anlamına gelmez. Bir bireyi yetiştirmek demek her şeyden evvel kendini bilen meslek sahibi bir birey yetiştirmek demektir. Bundan dolayı Sokrates’ten günümüze kadar gelmiş, eğitim sloganımız olan “Öğrenmeyi Öğretmek” bizim için geleneksel bir durumdur.
Felsefe Grubu Öğretmeni
elin DUGAN
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?