Sanat ve sanat eğitimi hayatımızın tam içinde, derininde...

Sanat eğitimi almış bireylerin topluma kazandırabileceklerini bir düşünün, ya da düşünmeyin nereye baksanız göreceksiniz ya da hayır bakmayın, bakmanın da ötesinde fark edin. Bazen bir yemek masasında ki yemek takımında, salonda ki koltukta, sokakta ki araba da… Çünkü sanat biçimleri ve tasarım ürünleri her yerdedir.

Sanat eğitimi bireye farklı bir bakış açısı, estetik tavır, düş gücü gibi niteliklerin yanı sıra özgün düşünme, düşündüğünü farklı biçimlerde ortaya koyma, ifade etme ve paylaşma yetisi kazandırır. Çağdaş uygarlık düzeyini yakalamak yaratıcı düşüncenin geliştirilmesiyle mümkündür. Hem genel hem de sanatsal anlamda yaratıcı düşüncenin geliştirilmesi için sanat eğitimi, okul öncesi dönemden başlayarak ilk, orta, lise ve yüksek öğrenim meslek süreci ile birlikte meslek sonrasıda verilmesi gereken bir alan olarak görülmelidir. Sanatın bireyin hem görmeye dayalı gereksinimlerini karşılayan aynı zamanda zihinsel gelişimini sağlayan bir araç olduğu düşüncesinden yola çıkarsak, sanat derslerinin diğer derslere ne denli olumlu katkılarının olduğunu görmüş oluruz.

  Sanatın aynı zamanda insanların birbirlerini anlamalarını sağlayan önemli bir iletişim aracı olduğunu düşünürsek bir toplum için ne denli önemli bir rol oynadığını daha iyi anlamış oluruz. Castells’in de ifade ettiği gibi, ‘’sanat her zaman, farklı ülkelerden ve kültürlerden insanların, farklı cinsler, farklı sosyal, etnik ya da güç grupları arasında köprü kurar.İnsanlar arasındaki farklılıkları, çatışmaları ve baskıları bir tarafa bıraktırır ve onların birlikte yaşabilme becerilerini denemelerini sağlar”. Bu anlamda sanatın, renk, dil, din, ırk ayrımı yapmadan, tüm dünyanın paylaştığı evrensel bir araç, yani ortak bir görsel dilin oluşmasını sağladığı söylenebilir.

Sanat hoşgörüdür,sanat sevmektir,sanat söylemdir,sanat hissetmektir,sanat özümsemektir,sanat duyarlılıktır,sanat sağlıklı bir toplumun altın anahtarıdır.

Görsel Sanatlar Öğretmeni: Selda HİLALOĞLU