Eğer çocuklarınızın zeki olmasını istiyorsanız, onlara masal okuyun. Eğer onların daha zeki olmalarını istiyorsanız, daha fazla masal okuyun” Albert Einstein

Masallar, karanlık gecelerimizi aydınlatan büyüklerimizin ağzından çıkan sözcüklerin tertemiz beyinlerin kıvrımlarında şekillenen, eğlenceli ve bazen hayret verici ama mutlaka doyuran görüntüler,sahnelerdir.

   Masalların çocukların gelişiminde birçok önemli katkıları vardır. Masal anlatımı esnasında anlatan kişiyle çocuk arasında iletişim kurulurken diğer yandan da çocuğun bütün zihinsel faaliyetleri harekete geçer.

   Dinlediği masallardaki karakterler hakkında hayaller kuran, beyinlerinde olayları ve karakterleri canlandıran çocuk olayların gelişimine göre doğrulukla yanlışlık, iyilikle kötülük, dürüstlükle yalancılık gibi kavramları ayırt etmeyi öğrenir.

  Biz bu açıdan şanslı çocuklardık. Masal kahramanları hayatımızın bir parçasıydı. Hayata onlarla başlamıştık. Yalan konuşmanın kötü bir şey olduğunu Pinokyo’dan, birlik içinde yaşamanın güç getireceğine Pamuk Prenses’in cücelerinden, doğanın güzelliklerini ise Heidi’den öğrenmiştik.

     Çocukların hayal dünyasının ve dil becerilerinin gelişmesini sağlayan masallar kavram becerileri ve sözcük dağarcığının artmasını da sağlar. Bu sayede çocukların dinledikleri masalları anlama ve bunlar üzerinden fikir yürütme becerileri gelişir. Böylece olumlu davranışlar gösteren sağlıklı uyumlu karşılıklı sevgi saygı ve hoşgörüye dayalı iletişim kurabilen bireylerden sağlıklı bir toplum oluşturma da önemli adım atılmış olur.

    Gelişen dünyamızla birlikte masallar hem bizim hayatımızdan hem de çocukların hayatından,  yavaş yavaş çıkıyor. Masalların yerine bilgisayarlar, tabletler, filmler ve televizyon programları çocukların hayatında yer almaya başladı. Başkaları tarafından hazırlanmış, seslendirilmiş, görselleştirilmiş hazır içerikli hikayeler çocuklarımızın hayal gücüne fazla bir iş bırakmıyor. Peki bu dijital veri çağının çocuklarımıza etkisi uzun sürede ne olacaktır?

    2000’li yılların milenyum çocukları gözlerini iletişim araçlarının pırıltılı dünyasında açıyor. Modern dijital çağın içeriklerinde görüntüler, sesler, duygular hep hazır hale gelir. Sürekli bir komut gelir ve çocuklarında hazır komutlara uygun tepkiler vermesi beklenir. Böylece çocuklar sadece vakit geçirir beyinlerine herhangi ciddi bir yük yüklememiş olur.

       Kodlama ile daha başarılı nesiller, çocuklar artık kodlama öğrenecek, kodlama dersi geliyor gibi cümlelerle son zamanlarda karşılaşır olduk. Peki hayatımıza yeni giren bu kodlama nedir?

      Bilgisayar yazılım programının ilk adımı olan kodlama; bilgisayarda yazılım, uygulama ve web sitesi oluşturmayı mümkün kılan bir dilde elektronik olarak yazmak anlamına geliyor. Yüzlerce kodlama dili var. Bu temel bilgi öğrenildiğinde, bilgisayarda kendi yazılım, uygulama ve web sitenizi yapmanız mümkün olabiliyor.

    Şimdi gelelim masallarla bağlantısına, aslında bizimle milenyum çocuklarının hayata başlangıç noktalarına.

     Biz nasıl ki hayal gücümüzü masallarla geliştirdiysek, zamane çocukları ise iletişim araçlarını kullanmakla kalmayıp işin mutfak kısmında yer alıp kodlama eğitimi alarak hayal güçlerinin sınırlarını zorluyorlar . Uzmanlara göre, küçük yaşta kodlama eğitimi almak çocuğun bilişimsel ve algoritmik düşünme becerilerini geliştiriyor. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk Özdemir’e göre, kodlama bilen bir kişi bilgisayarları, bilgisayarlı makineleri programlayarak onlara istediği işleri yaptırabilir, bu cihazlara yeni özellikler, görevler ekleyebilir.

      Çocukların kodlama eğitimi sayesinde  problemler karşısındaki düşünme yetenekleri gelişiyor. Yani bizim masallarla kazandığımız becerileri günümüz çocukları kodlama dilini keşfederek kazanıyor.

      Eğitimciler olarak bize düşen ise gelişen bu teknolojiye ayak uydurmak ve çocukların hayal gücünü geliştirip ve kullanmaları için olanaklar sağlamaktır.

Hanife Özdemir