Adab-ı Muaşeret
Adab-ı Muaşeret: Birlikte dostça yaşamak, güzel geçinmek, birbirinin hakkına saygı göstermek demektir. İnsan fıtratı gereği toplum içinde yaşamaya uygun olarak yaratılmıştır. İnsanlar üzüntü ve sevinçlerini birbirleriyle paylaşarak yaşarlar. İnsanlar toplu halde yaşarlarken birbirleriyle hem maddi hem de manevi paylaşımlarda bulunurlar. Kişiler görgü kurallarını kendileri koymazlar, yazılı olmayan bu kuralları toplum içerisinde hazır olarak bulurlar ve yaşantıları boyunca bu kurallara uyarlar. Güzel ahlakın tamamlayıcısı olan Hz. Muhammed nesilden nesile aktarılacak olan bu görgü kurallarını hayatı boyunca örneklemiştir.
Kur'an-ı Kerim’in bizlere öğrettiği Adab-ı Muaşeret kuralları şöyledir:
-Selamlaşmak
“Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa, 4/86)
Karşı karşıya geldiğimizde önce sözün en güzeli olan selamla başlamak sünnettir ve insanlar arasındaki sevgi bağlarını pekiştirir.
-Kendi Evinin Dışındaki Evlere İzin Almadan Girmemek
“Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz. Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar artık oraya girmeyin ve eğer “Dönün” denirse, siz de dönün, bu sizin için daha temizdir. Allah yaptıklarınızı bilendir. İçinde oturulmayan ve sizin için bir meta (yarar) bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, sakladıklarınızı da bilir.” (Nur 24/27-29)
Eğer kendi evimiz dışındaki bir eve gireceksek hane sahibinden izin almalı ve o şekilde girmeliyiz. Kapı çalarken dahi dört rekatlık bir namaz sürecince beklemeli daha sonra ikinci kez kapıyı çalmalıyız şayet bu çalışta da kapı açılmazsa arkamıza bakmadan gitmek uymamız gereken görgü kurallarındandır.
-Yürüyüş ve Konuşma Adabı
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez. Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman, 31/18-19)
Yürürken mütevazi ve edeple yürümeliyiz. Konuşurken karşımızdaki insanın sözünü kesmeden ve ses tonumuza dikkat ederek konuşmalıyız. Bir insanı kendimize muhatap aldığımızda omuz başlarımızın o kişiye dönük olması ve gözlerinin içine bakarak konuşmak o insana vermiş olduğumuz değeri gösterir.
-Yeme ve İçme Adabı
“Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü o, israf edenleri sevmez.” (A’raf, 7/31)
Allah alemde yaratmış olduğu bütün nimetleri bizim faydamıza olması ve kullanmamız için yaratmıştır. İnsanoğlu bu nimetleri israfa kaçmadan kullanmalı ve Rabbine gereğince şükretmelidir. Sonsuz hayatın başlangıcı olan ahiret hayatında kişi yapıp ettiklerinden sorumlu tutulacak ve her birinin ayrı ayrı hesabını verecektir.
-İnsanlar Hakkında Kötü Zanda Bulunmamak
Zan; bir konu hakkında ihtimaller ile hareket etmek ve kesin bilgi sahibi olmadan hüküm vermek demektir. İslam dizi bize zannın çoğundan kaçınmamız gerektiğini öğütlemiştir. Çünkü zannın çoğunda fesatlık vardır. Su-i Zan (kötü zan da bulunmak) bizleri hataya sürükler. Zan gerçeklerin önüne çekilmiş bir perde gibidir.
-Kusur Aramak
Koca bir deryada damla olan insan kusursuz değildir. En mükemmel varlık Allah’tır biz kullar ise onun sanatının eseriyiz. Rahman ve Rahim olmakta sınırsız bir derya olan Allah’ın eserleri olan biz kullarda merhamet ve bağışlama özellikleriyle donatılmışken kusur aramak İslam dinin gerekleri ile bağdaşmayan kavramlardır. Asıl olan güzel bakmaktır ve yaratılmışı yaratandan ötürü hoş görmektir. İnsanın hamurunda kusur aramakta vardır kusuru örtmekte, bunun seçimi kişinin kendi elindedir. İnsana değer vermenin, affedici olmanın ve eksiklikleri kapatmanın; dil, din ve ırk farkı olmaksızın insanların hepsinin uyması gereken davranışlar olduğunun farkında olmalıyız. Toplum içerisinde daha huzurlu yaşamak adına Adab-ı Muaşeret kurallarına uymalıyız ve gelecek nesillere de bu noktada örnek olmalıyız.
Arzu ÜRÜN
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?