Gelecek, insanın hayallerini harekete geçiren ve aslında fark etmeden bulunduğu anda yaratmaya başladığı bir tasarı. İnsanlığın geleceği, tarihin bizi getirdiği noktadan bakınca heyecan verici gelişmelerin yaşanacağını müjdeliyor.
Her geçen gün tanık olduğumuz teknolojik gelişmeler, toplumu derinden etkileyen olaylar; dünyayı nasıl günlerin beklediğinin bir işareti. Peki, bu gelişmeler bizi daha iyimser hale mi getiriyor? Bilinmeyenden her zaman korkmuş, çekinmiş insanoğlu için bu sorunun cevabı içinde hem evet hem de hayırı barındırıyor.
Tarih boyunca insanlar nereden geldiğimizi, nereye gittiğimizi sorguladı. Her zihin, kendi birikiminden buna bir cevap buldu. Bazı cevaplar, var olması gereken mükemmel toplumu anlatıyordu. İşte bu noktada ütopyalar ortaya çıktı. Gerçekte var olamayacakideal toplum fikri, Thomas More’nin Ütopya adlı eseri ile insanlığın hafızasında silinmeyecek bir yer edindi. Bunun yanında Thomas More’ninÜtopya’sındançok daha önce Platon’un Devlet adlı eserindeortaya koyduğu tasarımın da ütopyanın örneklerinden biriolduğu söylenebilir.
Dünyada her şeyin karşıtıyla var olduğu gerçeğinden hareketle, ütopyanın karşıtı olarak distopya da düşün dünyasında rağbet gören konular arasındaki yerini aldı.İnsanı rahatsız edebilecek unsurlar barındıran, korkutucu bir gelecek ve totaliter, baskıcı bir sisteme sahip toplum düzeni olarak tarif edilebilecek distopya da ütopya gibi farklı farklı yazarlar tarafından ele alınan bir konu oldu. Distopyaya ilişkin aktarılabilecek bir başka önemli bilgi ise bilim kurgu alanıyla olan yakın ilişkisidir. Birçok yazar kurguladıkları karanlık gelecekte bize, bilim kurgu ögeleriyle harmanlanmış bir dünya sunar.
Daha önce de belirttiğim gibi yaşadığımız zaman dilimindeki toplumsal olaylar ve teknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak dünya genelinde karamsar bir gelecek algısının göz ardı edilemeyecek ölçüde taraftar bulduğubir gerçek. İzleyicilerin ya da okuyucuların tercihleri doğrultusundabirçok filmde, dizide ve kitapta bu konunun sıklıkla işlendiğini görmekteyiz. Bazıları tarafından rahatsız edici bulunsa da geniş bir kitle tarafından izlenen Kara Ayna (Black Mirror) gibi diziler, daha önce yazılmış Açlık Oyunları (Hunger Games), Uyumsuz (Divergent), Seçilmiş Kişi (TheGiver) adlı kitapların sinemaya aktarılması ve geniş bir izleyici kitlesi tarafından yakından takip edilmesi, bunun bir göstergesi. Tabii ki bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Distopik eserlerin bu şekilde rağbet görmesi, bu türde yazılmış kült eserleri de hemen akla getiriyor. Son dönemde çok satanlar listesine baktığımızda bu eserlerin yeniden ilk sıralarda yer aldığını görüyoruz.
Distopya fikri size de ilgi çekici geldi mi? Eğer cevabınız evet ise okuduğum ve okumayı düşündüğüm, tüm zamanların en iyi distopik romanları olarak değerlendirilen bir listeyi sizinle paylaşarak yazımı sonlandırıyorum.Keyifli okumalar dilerim.
Onur ALTUN
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni