Fizik biliminin bir çok tanımını yapabilir farklı boyutlarıyla tartışılabiliriz.

Bir kuantum fizikçi gözünden ele alıp moleküler yapılardan, atom altı parçacıklarından bahsederek enerjinin doğasından söz edebilir ya da biraz daha tarihte eskiye giderek Newton mekaniğini anlatarak bugün halihazırda hangi alanlara ışık tuttuğu açıklanabilir. Fizik biliminin istediğimiz alanından sınırsız bilgi edinebilir ve şaşırtıcı olaylarına geçmişten günümüze çağın her adımını nasıl değiştirdiğini yorumlayabiliriz.

  Ancak bu sınırsız bilimsel bilgi kuşağı, lise çağındaki gençlerimize bir bilimsel makaleden söz eder gibi aktarılmamalıdır. Fizik bir doğa bilimidir şeklinde tanıştırdığımız bu bilim dalını doğası ile iç içe en yalın ve özgür haliyle sunmak ayrıcalık ve gerekliliktir. Fizik dersinin matematiksel yükünden dolayı tedirgin ve ön yargı ile gelen öğrenciyi laboratuvar ortamıyla buluşturmak, fikirlerini değiştirmek adına avantajdır. Buna rağmen fizik yaramaz bir çocuk gibi dört duvardan çıkmak için mücadele edecektir.

   ‘’Öğretmenim, bu konu bizim ne işimize yarayacak? Bunu neden öğreniyoruz ki ?’’ cümlelerini fizik dersi içerisinde duyduğumuz zaman birşeyleri yanlış yaptık demektir. Çünkü fizik hayatın içinden bir nefes olup nesnelerde etrafımızda görebildiğimiz herşeyi açıklamaya yetecek nitelikte bir bilimdir. Örneğin, test kitaplarındaki bir çok problemi çözebilecek bilgiyi sunarken bir yandan hayatın içinden problemlere cevap verebilme yeteneği kazandırır.

   Amaç üniversite sınavı başarısının yanısıra hayatın içinden problemlerle mücadele edebilecek ve bilgisini etkin bir biçimde kullanabilecek bireyler yetiştirmektir. Nasıl mı ? Doğada fizik kampları, tecrübe ettiğim en eğlenceli ve akılda kalıcı nitelikteki ders etkinlikleridir. Sınıfta çözülen test kitabı sorusundan tek farkı şıklar öğrenci gruplarının hazırladığı çözümlerdir. Problemimiz selde kalan bir insanı veya hayvanı kurtarmak olsun. Gruplara ayrılan öğrencilere Basit Makinalar konusunda gördükleri makaralar ve ipler profesyonel olarak tanıtılır. Her grup kendi makara sistemini belirtilen ağırlık sınırında hesaplamalar yaparak üretir. Tabiki artık dersimiz bir göl kenarında ormanın çam kokuları arasındadır.

  Öğrenciler beyin fırtanısı yaparak iddalarını sürdürürken kendi çözümünü üretmenin keyfini çıkarır. Burda en güzel kavram üretmektir. Artık fizik, tahtadan deftere geçirilen problem çözümünün benzer bir problem için uygulanması değildir. İşbirliği, ekip olma ruhunu kazanan öğrenciler sistemlerinin tanıtımını yaparlar. Gruplar son olarak kurulması istenen sistemi oylar. Oylanan sistem kurulur. Belkide bu sistem hatalı olacaktır ve hatanın nasıl oluştuğunu ayrıca gözlemleme fırsatı yakalanacaktır. Burada da farklı bir öğrenme yolu kendiliğinden doğmuş olacaktır.

   İşte gerçek bir problem ve gerçek bir makara sorusu tartışıyoruz. Daha az kuvvet ve daha az makara ile ağırlık nasıl çekilecekti? Bir grup bulduğu sistemin aslında AFAD tarafından kullanılan bir yöntem olduğunu öğrenerek bilgisini en doğru şekilde kullanmanın gururunu yaşarken diğer gruplar hatalarının sebeplerini öğrenir ve  bilgisini daha da akılda kalıcı hale getirmiş olur.

Sağlıklı çalıştığı test edilmiş bir sistemde artık kurtarma olayını tecrübe etmek güzel bir anı olarak kalacaktır.

  Başka bir etkinlikte, problem ise yüksek bir tepeden inilmesi güç bir yere düşen insanı kurtarmak olabilir. Konu başlığımız yine basit makineler  olup problem alanımız değişmiştir. Farklı bir alanda gözlem yapan öğrenciler çözüm üretmek için yarışırlar. Konu başlığı aynı fakat ortam ve üretilmesi beklenen sistem kesinlikle aynı değildi. Yani bilgiyi yorumlama kabileyeti bu yolla bir kademe daha ilerleyebilir.

  Fiziğin doğası gereği; fizik dersini bütün branşlardan ayıran büyüsü her an yaşıyor , üretiyor, evreni ve gezegenimizi açıklıyor ve kendisini denetebiliyor olmasıdır. Bu avantajı değerlendirmek, biz öğretmenlerin elimizde tuttuğumuz kalemin ayrıcalığını bilmekten geçer.

Büşra UĞURLU BAYDENİZ

Fizik Öğretmeni

Çekmeköy Kampüsü