Dil Öğrenmenin Kişiye Kattığı Mükemmel Etki
Herkes bir dili öğrenmek ve akıcı bir şekilde konuşabilmek ister. Ama bu, özellikle bizim ülkemizde çoğu insanın başaramadığı bir durumdur. Eğitim sistemimizin yanlışlığı, yaparak yaşayarak öğrenmeyi desteklememesi, toplumun yabancı dil öğrenmeye bakış açısı ve yanlış teknikler bunu daha zor hale getirmektedir.
Öncelikle yabancı dil öğrenmeye; öğrenmenin sadece dersten ibaret olmadığını, sabır gerektirdiğini ve onu hayatınızda ne kadar çok alana sokarsanız o kadar geliştirebileceğinizi; kendinize kabul ettirerek başlayın. Çünkü bir sonuç alamadığınızda bunlardan birinin eksik olup olmadığını sorgulamanız gerekecektir.
Yabancı dil öğrenmek için en büyük ihtiyaç motivasyondur. Motive olmanız için gereken ise dil öğrenimi sonucunda hayatınızda elde edeceklerinizi düşünmektir. Öyleyse hayatta ne istediğimizi gözden geçirerek başlayabiliriz. Ne yapmak istiyoruz? Yabancı dilin buna katkısı ne şekilde olacak? Mesela “Yurt dışında bilimsel araştırmalara katılan bir bilim insanı olmak istiyorum.” dediğinizde; ardından oradaki diğer bilim insanları ile paylaşımlar yapabilmeniz için ortak bir dili konuşmanız gerektiğini düşünebilirsiniz. Bu, sizin itici gücünüz olacaktır.
Konuşmak, her fırsatta konuşmak; tek başınıza veya başkalarıyla. Ya da sadece içinizden düşünmek, cümleler kurmaya çalışmak. Yapacağınız herhangi bir proje hakkında, akşama yapacağınız yemek hakkında veya sokakta yaşlı bir insana yardım ettikten sonra hissettikleriniz hakkında. Kendinize demeç vermek, bir tür içsel ifade aracı olarak yabancı dili kullanmak, dili geliştirmeye faydalı araçlardan biri olacaktır. Bunun gibi teknikleri hayatınıza rutin bir şekilde sokunuz. Kendinize, size faydalı olduğunu düşündüğünüz tekniklerden bir sistem oluşturup sisteme yapışmak, yani bırakmamak akıllıca olacaktır.
Hiçbir şeyde zirveye o işi alelade bir şekilde yaparak ulaşamayız. En basit işten en karmaşık işe kadar; işin kolaylığını veya zorluğunu ya da önem derecesini düşünmeden işi benimsemek ve yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışmak bizim prensibimiz olmalıdır. Dil öğrenmek deyince biz hiçbir zaman işimize yarayacak kadarını öğrenmeyi amaçlamamalı, aksine sürekli geliştirme fikrini benimsemeliyiz. Bunu yaparken yanınızda sizinle aynı yolda ilerleyen bir arkadaşınızın olması; hem birbirinizi motive etmeniz hem de birlikte sohbet edebilmeniz açısından son derece verimli olur. İlerleme yolunda birbirinizin önüne geçmeye çalışmak, bunu bir yarış haline getirmek de faydalı olur.
Eğer bir dili iyi öğrenmek istiyorsanız, bazı prensip ve rutinleriniz olmalıdır. Öğrenme; özellikle kısa vadede gerçekleşecekse, sürekli spontane bir şekilde olamaz. Mesela yanınızda sürekli bir defter taşımak, sürekli not almak gibi şeyler o işe odaklanmanızı sağlar. Kısa sürede yoğun bir öğrenme sürecinde unuttuğumuz çok fazla bilgi olacaktır. Öğrenmede tekrar, bu yüzden önemlidir. Deftere aldığınız notları aralarda gözden geçirmeniz iyi bir alışkanlıktır.
Sürekli konuşarak pratik yapma imkanına sahip olamadığımız bir ortamda, dili geliştirmek için yapılabilecek en verimli aktivite okumaktır. Kitap okuyarak veya güncel yayınları takip ederek, ilanları, tabelaları, insanların sosyal medyada yazdığı yorumları, kısacası her tür bilgiyi okuyarak kısa sürede dili özümsemek mümkündür. Her okuduğumuzda – okuma anlama çalışması yaparak - öğrendiğimiz kelimeleri tekrar kullanma şansı yakalarız. Böylelikle özümser, kelimeleri unutmayacağımız şekilde hafızamızda sağlamlaştırırız.
Öğrendiğimiz dili ilgi alanımıza taşıyıp kullanarak, eğlenerek-öğrenme imkanı yaratmış oluruz. Her insanın farklı ilgi alanları vardır. Mesela, şarkıları sözlerini takip ederek dinlemek, telaffuzun gelişmesini sağlar. Sözleri anlamaya çalışmak da güncel olan dilin kavranılmasını kolaylaştırır. Bunun yanı sıra, hikayeleri dinleyerek takip etmek, filmleri alt yazılı izlemek de kulağı ve konuşmayı geliştirmede çok verimlidir.
Özellikle konuşmayı geliştirmek adına, konuşurken hata yapmaktan korkmamak çok önemlidir. Dili formüle etmek, kuralları hatırlayarak cümle kurmaya çalışmak, bir süre sonra kişinin pes etmesine yol açabilir. Hiç kimse yeni öğrendiği bir dili mükemmel konuşamaz. Bunun bilincinde olarak; konuşurken, öğrendiklerimizi büyük delikli bir süzgeçten geçiriyormuşçasına rahat olabilmek, bir süre sonra akıcılık kazanmamızı sağlar. O akıcılık içinde zamanla hataları daha kolay telafi etmeye başlarız. Yani başlarda doğru cümle kurmaya çalışmaktan ziyade akıcılığı hedef almalıyız, sonra doğru cümleler bilgimiz arttıkça gelecektir.
Bir dili öğrenirken farklı bir kültürü öğrendiğimizi de unutmamalıyız. Kültürlere, farklı fikirlere açık bir insan başka bir dili daha kolay öğrenir. Kullandığımız birçok kelimenin kökeninin, toplumsal değerlerimiz ve kültür birikimimizden geldiğini düşünürsek; aslında öğrendiğimizin o ülkenin dili değil kültürü olduğunu anlayabiliriz. Bu bakış açısıyla dil öğrenmek kendimizi kısıtlamamızı, sınırlar içinde hapsolmamızı engeller. Bir dünya insanı olarak dil öğrenmek bize hem o dili hem de farklı kültürlere saygıyı öğretir.
Dil öğrenmede yeteneksiz kişi yoktur; yanlış teknikler veya düşük motivasyon vardır. Yukarıda yazanları benimseyerek dil öğrenen bir insanın başarısız olması imkansızdır. Herkese bu yolculukta keyif ve başarılar...
Mine CANSEVEN
İngilizce Bölüm Başkanı