Hepimizin de bildiği gibi Türk eğitim sistemindeki en büyük sorunlardan biri yabancı dil eğitiminde istenilen seviyeye ulaşamamaktır. Eski sisteme göre 4. sınıftan lise son sınıfa kadar yani 8 yıl dil eğitimi gören gençlerimizin çoğunun İngilizce konuşmaktan çok uzak olduklarını görüyoruz. Peki sorun nerede?
Yabancı dil algımızda ve bununla beraber ortaya çıkan eğitim tarzında sorun olduğu su götürmez bir gerçektir. Bu zamana kadar İngilizce dersleri sınavlarda geçilmesi gereken bir ders olarak okutuldu. Belirli kalıplar, yapılar formülize edilerek adeta bir matematik, fizik dersi gibi öğrencilere ezberletildi. Oysaki hiçbir dil belirli kalıplara konulamaz. Dil yaşayan bir varlıktır; zaman içinde değişir ve gelişir.
Öte yandan ülkemizde yabancı dil eğitimi verilmeye genelde oldukça geç yaşta başlanıyor. Beyin laterizasyonu gerçekleşmeden önce dil öğretiminin çok daha kolay olduğu kanıtlanmış bir gerçek. Birey ergenliğe yaklaştıkça beyin esnekliğini kaybeder ve bununla birlikte beyin sağ ve sol yarımküre olmak üzere ikiye ayrılır. Bu ayrım olmadan önce dil öğretimi daha kısa sürede ve daha kalıcı bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bu nedenle dil öğretimine 3-4 yaşlarında kreş çağındaki çocuklarda başlamak bize çok daha iyi sonuçlar verecektir.
Ayrıca okullardaki fiziki şartları da dil öğretimine uygun hale getirmek gerekiyor. Zira dil öğretiminde gerçek yaşam koşulları oluşturarak öğrencilerin hedef dili kullanmalarını sağlamak ya da gerçek yaşam koşullarında dilin kullanımını görmelerini sağlamak en önemli araçlardan biridir. Fakat fiziki şartlar öğrencilerin yaparak, yaşayarak öğrenmesi için uygun değildir. Bu da biz yabancı dil öğretmenlerinin etkili bir eğitim vermesini engellemektedir. İngilizce kurallar öğretmek yerine İngilizce konuşmayı öğretmeyi hedeflersek daha iyi sonuçlara ulaşacağımız tartışmasız bir gerçekliktir. Ayrıca bakanlığın da köklü değişiklikler yapması uygun bir yaklaşım olacaktır.
Değişen ve küçülen dünyamızda yemek zevkinden, sanat zevkine kadar büyük bir uyum, daha doğrusu benzerlik dönemi yaşıyoruz. Tüm dünyada çocuklar pizzayı ve hamburgeri başköşeye koyarken, gençlerin müzik ilahları tüm dünyada aynı. Küreselleşmenin bir yakınlaşma ve tanıma olgusu olması dolayısıyla da herkesle iletişim kurabilme, anlaşma önemli bir ihtiyaç halini almıştır.
Dünyanın pek çok yerinde yabancılar arasında konuşulan dilin İngilizce olması, İngilizce öğrenme isteğini ve öğretim yaygınlığını artırmıştır. İngilizce artık tüm dünya ülkelerinin ikinci dili olma yolunda ilerlemektedir. Çünkü ekonomik alanda, sosyal alanda, eğitim- öğrenim alanında, bilim ve teknolojide kullanılan dil İngilizce’dir. Bütün bunlar göz önüne alındığında ; İngilizceyi sadece sınavlarda başarılı olup geçilmesi gereken bir ders olarak görmekten çıkartıp , farkında olsak da olmasak da hayatımızın içinde önemli bir role sahip olduğunu görüp ezber dersi olmak yerine pratik temelli bir eğitim sistemini acilen hayata geçirmemiz gereklidir.
Faruk KAPLAN
İngilizce Öğretmeni
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?