"Çocuk oyun yardımı ile büyür ve gelişir." Dowling.
Çocuk deyince akla ilk olarak oyun gelir. Çocuk için en önemli ruhsal ihtiyaçtır oyun. Aynı zamanda bilişsel gelişimin aynası olduğu gibi sosyal becerilerin de öğrenildiği bir ortamdır. Çocuk için eğlendirici ve özgür bir eylem olan oyun, eğitici bir değere de sahiptir.
Çocuğunuzu Anlamak için...
Oyun, bize çocuğun iç dünyası hakkında bilgi veren iyi gözlem aracıdır. Olumsuz duyguları oyunda boşaltmanın yolu o kişinin yerini başka bir nesnenin almasıdır. Oyunda herhangi bir kimse değil bebekler, hayali arkadaşlar, süper kahramanlar, sihirbazlar vb. çeşitli olumsuz davranışlarda bulunurlar. Oyunda yaramaz olan veya birisine yanlış bir şey yapmasını söyleyen kısaca kötülük yapan kendisi değil, başka kişilerdir. Şöyle ki; Çocuk oyuncak bebeğine zarar verebilir fakat bu davranışıyla yeni doğan bebeğe zarar verme gibi bir amaç gütmez. Sadece ona karşı duyduğu kıskançlığı hafifletir. Çocuğun yaşadığı çatışmalar, gerilimler yani heyecan verici olaylar, hayal aleminde veya oyunda tekrarlanır. Böylelikle bunların tekrarı ortaya çıkan heyecan halini azaltır.
Peki ya oyuncak seçimi...
Oyuncağın maddi değerinin yüksek olması gerekmez. Önemli olan çocuğu uzun süre uyaracak ve zevk verici nitelikte olmasıdır. Diğer önemli faktör çocuğun yaşına uygun oyuncak seçilmesidir.
Küçük yaşlardaki bir çocuğun beş duyusunu da harekete geçirecek oyuncaklar tercih edilmelidir. Renkli çıngırak gibi ses çıkaran etkiye tepki veren oyuncaklar çocuğa denetleme duygusu verir. Yeni yürümeye başlayan çocuklar, yerleştirme-çıkarma oyunlarından hoşlanırlar, bu yüzden farklı büyüklük ve şekillerdeki küpler, plastik bardaklar onlara çekici gelir.
İki yaşlarındaki çocuklar, eşyaları çevirerek açmayı kolaylaştıran ‘’bilek döndürme’’ becerisini kazanırlar. Çevirerek açılan kapaklı oyuncaklar, basit Legolar ve yapbozlar çocuğa bu devrede verilebilecek oyuncaklardır.
Okul öncesi devrede çocuklar küplerden, resim yapma, boyama, yaratıcı yönünü destekleyen her türlü uyarıcı nesneden hoşlanmaya devam eder.
Tablet Oyunlarına Dikkat!
Birçok aile günümüzde ağlayan çocuğuna tablet ya da telefon vererek çözüm bulmaktadırlar. Bu durum çocuğun duygularının anlaşılmamasına neden olup,sosyal ve iletişim becerilerinin gelişimini olumsuz etkiler. Aynı zamanda ince motor becerilerinin gelişmesini de engeller.
Yaratıcılığı Gelişsin...
Oyuncağın yanında çocuğun oynadığı alan da uyarıcı bir ortam olmalıdır. Oyuncaklar karmakarışık bir şekilde bir kutuya konulduğunda çocuğun muhtemelen o oyuncaklar ilgisini çekmeyecektir. Oyun odası çocuğun kendi kontrol sahibi olduğu bir alan olmalıdır. Belli bir düzen olmaksızın oyuncakların sıralanması çocuğu oynamaya iter ve yaratıcı düzenlemeler yapmaya özendirir.
Oyun Deyip Geçmeyin...
Sigmund Freud oyunu duyguların dışa vurumu olarak tanımlamıştır. Çocukların oyun ortamında iç dünyalarını, duygularını açığa vurduklarını ve gerçek yaşamda başa çıkamadıkları olayları oyuna getirerek, bu olayların üstesinden geldiklerini söylemiştir.
● Duygularını tanımasını ve kendisini ifade etmesini sağlar. Çocuk farkında olmadan bilinç dışı eylem ve arzuları oyun yoluyla açığa çıkar.
● Pek çok şeyi öğrenme fırsatı bulurlar. Oyundaki karakterlerin davranışları değiştirilerek dolaylı öğrenme sağlanabilir.
● Çocuk oyun oynarken duygusal boşalma yaşayabilir. Yaşadığı olumsuz olayları oyun içinde kurgulayarak anlamlandırmaya çalışır. Ağlama, balon patlatma, kil yoğurma gibi eylemler çocuğun duygularını materyaller yolu ile dışa vurmasını sağlar.
● Çocuğa oyun yoluyla sorumlulukları öğretilebilir. Evde anne-baba tarafından uyulması zorunlu olarak konulan kuralları keyfi uygulamalar olarak görebilir. Oysa oyunda çocuk yaşından daha büyük ahlaki yargıları oyuna yansıtır. Örneğin oyuncak bebeğini dışarıya çıkarken üşüyecek diye üzerine kalın bir şeyler giydirmek ister, fakat kendisi üşümeyi pek önemsemez. Çocuk legolarla oynarken başladığı işin sonunu düşünebilmede, plan yapabilmede, oyun hamurlarıyla oynarken de istediği hamuru istediği kadar kullanabilmede kontrol sahibidir ve kendilerini denetleyebilme fırsatı yakalar.
Ebeveyne Not
Ebeveynler çocukları hakkında ne kadar bilgi sahibi olurlarsa çocuğa bir o kadar fazla yararları olacaktır. Bu yüzden çocuğu gözlemlemenin en iyi yolu da oyundur. İyi gözlemleyen anne-baba çocuğunun yeteneklerini fark edebilir, beceri ve kusurlarını görebilir. Çoğu anne-baba ‘’çocuğuma doğru örnek olabiliyor muyum?’’ kaygısı taşırlar. Bu soruya cevap aranıyorsa bir soruyu daha cevaplayabiliyor olmak önemlidir: ‘’Çocuğumla birlikte vakit geçirecek ortak alanlar yaratıyor muyum?’’ Bu zaman diliminde, birlikte oynanan oyunlarda çocuğa ‘’emir verme’’ şeklinde bir üslup kullanılmamasına da özen gösterilmelidir. Eğer iyi bir örnek olmak arzu ediliyorsa yapılması beklenen şeyi sözel olarak emir yolu ile ifade etmek yerine, çocukla birlikte o işi yapmaya gönüllü olunacağını hissettirmeye de özen gösterilmelidir. Örneğin çocuğa ‘’oyuncaklarını topla’’ gibi keskin emir kipi içeren cümleler yerine birlikte odasına gidip ‘’şimdi oyuncakları toplama zamanı’’ gibi ebeveynlerin de dahil olduğu bir oyun aktivitesi şeklinde yapılabilir.
Uzman Psikolog
Merve MEDER
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?