Okyanus Koleji - Kolej, Özel Okul, Ana okulu, ilkokul, ortaokul, Lise | Bir İstanbul Masalı
Bir İstanbul Masalı
Bir İstanbul Masalı

Yok olmayan hep bir varmışın hikayesi ve iz düşümüdür İstanbul...


Yok olanların at üstünde seyre daldığı bir Boğaziçinin, “hey gidi ölümlüler, kimler geldi kimler geçti” diyerek sırıttığı bir coğrafi görünüm...

Masalın “Bir Zamanlar” kısmının “Her Zamanlar” şeklindeki güncelliği, aktörleri değişken, ve fakat ismi gök kubbede her daim asılı bir başkentin tarihsel sürekliliğini koruyan en egzotik yönü olmaya namzet.

Vakti zamanında Çezar (Sezar) Şehri denmiş.... Lakin Sezar ölümlü, İstanbul ölümsüz denmemiş... Dar bir ömre sığdırılamayacak bir haşmetin görkemi idrak edilememiş.

Şehr-i Azam denmiş... En büyük ve en üstün olduğuna dair yapılan vurgu, sihirli lamba sahibi Alaaddin ile kurulan özdeşliğe bir gönderme midir bilinmez... Alaaddin’in kudreti dahi üç istekle sınırlı iken, kim bilir İstanbul neler vaad etti ki, isteyenin duasını hiç geri çevirmedi... ve belki kutsiyeti burada... ve belki bu ismi almak için sekizbin beşyüz yıldır hiç durmadan çabalıyor...

Mahmiyye-i İstanbul olarak zikredilirken adı, Muhafazalı Büyük Şehirliği, Mekke ve Kudüs kadar kutsal olduğuna yönelik bir fikirdir esasen. Hak tarafından bahşedilen bu müstesnalık, Fibonacci Dizilimindeki Altın Oran noktasında “Aklı” ve “Beyni” temsil eden ve bu noktada Albert Einstein’ın ifadesiyle; “Tanrı zar atmaz” düsturunu pekiştiren bir tarihsel ve dinsel düşünce birikiminin sonucudur aslında.

Etimolojik (kökensel) olarak Payitaht anlamına gelen “Asitane” ismi, belki de bahse konu köken harici değerlendirilmeli ve İslam adına dokunulmadıkça, dokunan her eli asit misali yakan bir özelliği belirtiyor olabilir mi? Ya da İstanbul için kullanılan Latince bir isim olan “Alma Roma”... Belki de Batı Roma’ya bir uyarıdır! “Uzak Dur!”.

Benim için en güzel ad, “Dersaadet” olmuştur hep. Yani Saadet Kapısı... Belki de Campanella’nın Güneş Ülkesi’ni, ya da Thomas Moor’un Ütopya’sında kurguladığı efsunlu ve huzurlu yeri tam olarak tasvir ediyordur... Sekizbin beşyüz yıllık devingen bir ömür... Üç imparatorluğa ev sahipliği yapmış... Ağırladığı misafir imparatorlardan yalnızca Fatih’e evini sonuna kadar açmış ve ondan kira bedeli olarak “vefa” talep etmiş... Fatih yok. Torunları aynı evde kirada... Hiçbir zaman bu evi satın alamayacaklar, ancak “vefa”ya sadık kaldıkları müddetçe bu evde sonsuza kadar oturacaklar. Yoksa ev sahibi onları da Konstantin ya da Justinyen gibi kapı dışarı bırakacak...!!!

 


  • Paylaş

Lise 1657 0 17 Mayıs 2017, Çarşamba

E-Bülten Üyeliği
Yorumunuzu Yazınız
Yorumlar

Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?

FORMU DOLDURUN
KAYIT VE ÜCRET İÇİN
SİZE HEMEN DÖNELİM

Arama

Kişisel Verilerin Korunması Politikası - Çerez Politikası - Çerez Ayarları