Atalarımız Duymasın
Atasözleri geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimlerden yararlanarak kısa ve özlü öğütler veren, toplum tarafından benimsenerek ortak olarak kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Türkçede "sav" ve "irsal-i mesel, darb-ı mesel" olarak da adlandırılır.
Atasözleri halk arasında öyle kabul görmüş ve önemsenmiştir ki adeta inandırıcılık açısından “kutsi” sözler gibi algılanmıştır. Atasözleri bir toplumun kültürüne ait ipuçları verir. Bir toplumun atasözlerini incelediğimizde, o toplumun kültüründen inanç yapısına kadar birçok konuda bilgi ediniriz. Atasözleri aynı zamanda kalıplaşmış sözlerdir. Binlerce yıldır herhangi bir değişime uğramadan günümüze ulaşmışlardır. Bu bağlamda iki öneme sahiptir. Birincisi dil bilimciler ve tarihçiler açısından önemli birer malzeme olmalarıdır. İkincisi ise bizler için atalarımızdan devraldığımız ve gelecek kuşaklara aktarmamız gereken kültür mirası olmasıdır.
Peki, biz bu kıymetli sözleri günlük hayatta ne kadar kullanıyoruz, ne kadarının anlamını tam olarak biliyoruz? Maalesef… Öğretmenler olarak hem derslerdeki etkinliklerde hem de kimi zaman sınavlarda bu atasözleriyle karşı karşıya kalan öğrencilerimizin ilk kez duyuyormuş gibi yüzümüze baktıklarını görüyoruz. Peki, bunun sebebi ne olabilir? Öğrencilerimize bu kültür mirasını aktarmak ve kullanımını sıklaştırmak için neler yapabiliriz?
Bu durumun birçok sebebi olabilir ancak şahsi düşüncem özellikle üç etkenin ön plana çıktığı yönünde:
Bu noktada biz öğretmenlere düşen öğrencilerimize özellikle yaşlarına uygun Türk klasiklerinden nitelikli kitaplarla tanışmalarını sağlamak, derslerde atasözleri ile ilgili etkinlikler, oyunlar düzenleyerek atasözlerimizi tanıyıp anlamalarını ve bu mirasa sahip çıkmalarını teşvik etmektir.
Yavuz Selim Dursun
Türkçe Öğretmeni
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?