Bilim adamı, profesör, yazar unvanlığına sahip Tanpınar yalnızlığın eşiğinde kalmış bir şair olarak bilinir. Doğu ile Batı ikileminde hem Doğu’nun sözcüklerini hem de Batı’nın kelimelerini bir araya getirip yoğuran ve yoğurduğu bu sözcükleri eserlerinde uygun cümle yapısıyla vurgu yaparak okurlara iletmeye çalışmıştır. Eserlerinde bilgi vermenin yanında edebi ruh dediğimiz insan psikolojisinin ayrıntılarına inmiş ve yalnızlık, ölüm ve hayattan kaçış temalarına vurgu yapmıştır.
Gençlerin yaşamış olduğu hayatı neden ciddiye almadığını ve yazmış oldukları eserleri içselleştirmeden verdiğini daima eleştirmiştir. O kendi yazarlık mesleğine ve okuma kültürüne o kadar bağlı kalmış ki kalabalık ortamlardan kaçarak paslanmış otel odalarının yalnızlığı içinde bir sanat çıkarmaya çalışmıştır.Yahya Kemal’in öğrencisi olan şair tarihin en ince ayrıntılarını öğrendikten sonra kafiyeli müzik şiirinin yalnızlığını sembolik şair olan C.Baudelaire’den etkilenerek yalnızlık sıkıntısı çeken Ahmet Muhip Dıranas’ı genç yaşta şair olarak yetiştirmiştir.Üstelik Faruk Nafiz Çamlıbel’den tam not alamayan Ahmet Muhip Dıranas yalnızlık duygularının derin şairi olan Ahmet Hamdi Tanpınar’a tavsiyeler üzerine gitmiş ve şair onun da kendisi gibi yalnızlığı içselleştiren Dıranas’ı öğrencisi olarak kabul etmeseydi belki de Fahriye Abla, Olvido gibi önemli şiirler Dıranıs’ın not defterleri arasında kaybolup gidecekti.
Görevi itibariyle memleket diyarlarını gezen şair memleketlerin tarihi ve edebi özelliklerini kendiyle beraber yalnızlığını da bu şehirlere aksettirerek ‘’Beş Şehir’’ adlı denemesini Türk edebiyatımıza kazandırmıştır. Ona göre her şey hissedilerek yazılmalıdır. Zaten yazar Huzur romanında o kadar iç duygulardan bahsediyor ki yalnızlık ızdırabı çeken Mümtaz’ın aslında kendi hayat hikayesinin yoğun yalnızlığını bize anlatmıyor mu? Romanında Nuran’ın zor da olsa Mümtaz’ı terk etmesiyle başlayan ve Mümtaz’ın içinde bulunduğu hisleri yoğunlaştırarak yalnızlığın derin duygularını okurlarına hissettiriyor ve şair başka bir eseri olan bu ayrılış ve yalnızlık hikayesini ‘’Bütün Şiirleri’’ adlı eserinde şöyle ifade etmeye çalışıyordu.
Aylar geçip yıllar olsa da
Yıllar geçip zaman dolsa da
Aşkın arzuları beni boğsa da
Bir gün seversin diye bekleyeceğim
Bugün nişanlansan yarın evlensen
Benden başka bin bir kişi sevsen
Hepsiyle ayrı ayrı izdivaç görsen
Bir gün dönersin diye bekleyeceğim
Seni beklemekle geçse de ömrüm
Şu fani dünyada kalmasa günüm
Senden uzakta ölürsem bir gün
Ahirette seni bekleyeceğim
ÖMER AYTAŞ
Türk Dili Ve Edebiyatı Öğretmeni
Şu an herhangi bir yorum yok. İlk yorumu yapmak ister misiniz?